USLU ZİRAAT |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İSKİLİP TARİHİ
Gelmişler yabankatırlarıyla ünlü Enetlerin yurdundan,
Kytoros'ta Sesamos'ta otururlar,
Kentleri Kromna, Aigialos, yüksek Eryhinoi'dur.
Meşhur sarayları Parthenios ırmağı kıyısındadır.”
(İlyada)
Uzun bir aradan sonra, yeniden merhabalar efendim. Dizi yazımızın bu bölümünde M.Ö 2. yüzyıla, Kuzey Anadolu kavimlerinin o güne dek görmedikleri bir teknoloji ve adına siyaset denilen bir musibet ile, kısacası Roma imparatorluğuyla karşı karşıya geldiği yıllara, Paflagonların efsanevi kralı Deiotaros dönemine uzanıyoruz. Ve, eski halkların büyük düşmanlarına karşı verdikleri bu son ve bekli de en büyük mücadelede, İskilip’in ilk sakinleri Paflagonların bu topraklardaki son hikayelerini arıyoruz.
10 ocak 2009 Mürsel Çetinkaya tarafından fotoğraf edilmiştir
Önceki yazılarımızda da aktardığımız gibi, Romalıların Anadolu’ya girişi tamamen siyasi hilelere dayanmaktadır. M.Ö 3.yüzyılda Roma küçük bir krallık olan Bergema (Pergamon) ile dostluk kurar ve buraya bir elçi tayin eder. Bir süre sonra Bergama Kralı 3. Attelas ölür ve Roma elçisi elinde bir mektupla ortaya çıkıp kralın kendisine bir vasiyet bıraktığını, bu vasiyetle krallığını Roma’ya devrettiğini ileri sürerek ülkenin başına geçer. Tesadüfen bu sırada koca bir Roma garnizonu da tamamen dostane sebeplerle Bergama’da bulunmaktadır
iskilip tabelası
! Elbette böyle bir ortamda Attelas’ın oğulları ve damatları bu şaibeli vasiyete itiraz edemez ve Roma hiç kılıç sallamadan Anadolu’ya girmiş olur. Devam eden 50 yıl içerisinde Bergama’nın kuzeydoğu komşusu Galat devleti ile sıkı ilişkiler geliştirilir ve Galat başkenti Angora’ya (Ankara) bir elçi atanır. Bu kez, Roma Galat Prenslerini önce komşularına sonra da birbirlerine karşı kışkırtır ve M.Ö 2. yüzyıl başlarında Kuzey Anadolu bir kan gölüne döner. Ardından Pompei komutasındaki Roma orduları savaş halindeki halklara “isterseniz mandamız altına girin” çağrısında bulunur ve kısa sürede hemen tüm bölgeyi işgal eder. İşte bu dönemde İmparator Justian adına 72. Lux ordusu Paflagonya’ya girer ve kısa zamanda ülkenin kalbi sayılan Andrapa (İskilip) ve Gangra (Çankırı) bölgelerini ele geçirir
Roma, oyununu sinsice ve acımasızca oynamıştır. Önce Galatlarla dostluk kurmuş, krallara ve prenslere methiyeler düzerek Galat Devleti’nin Orta Anadolu hâkimiyetini desteklediğini belirtmiştir. Bu dönemde Galat, Anadolu’nun en müreffeh ülkelerinden biridir. Hz. Nuh’un gemisinden kaldığına inanılan kutsal çapa (Anchora), Ankara’daki bir tapınakta bulunmaktadır. Bu nedenle tüm Anadolu halkları Galatlara saygı duymaktadır. Ankara şehri bir ziyaret ve ticaret merkezidir. Ülkenin yaşlı kralı komşularıyla iyi ilişkilerini bozmak istemez ve savaşa razı olmaz. Bunun üzerine Roma, Galat Prenslerini babalarına karşı ayaklandırır ve ülke bölünür. Roma’dan asker ve silah yardımı alan prensler komşu devletler acımasızca saldırır. Bu komşu devletler ki her birinin kralı Galat Prenslerinin ya eniştesi, ya damadı ya da kayınpederidir.
Hiç beklemedikleri akrabalarından gelen bu ani saldırılara karşı koyamazlar ve birer birer teslim olurlar.
İşte böyle bir ortamda ele geçirir galatlı yaşlı bir prens kendi kız kardeşinin gelin edildiği Paflagon ülkesini. Ve bir gecede hem eniştesini hem kız kardeşini öldürür. O Paflagon kralı ki adı Kastor’dur ve Troya kahramanı Pylaimenes’in torunudur. Ülkesini ne Akhalar ne Kimerler ne de İskender Orduları yıkamamıştır. Paflagonya halkı, mahir taş ustalarıdır. Yüzlerce yıl boyunca tüm şehirlerinin altını ve etrafını gizli mahzenlerle, silah ve hazine depolarıyla ve kaçış tünelleriyle donatmışlardır. Gizli yollar, şehirlerin altından ilerleyerek ıssız ormanlara ve dağlardaki küçük kalelere açılmaktadır
Galat saldırıları umulmadık ve beklenmedik bir fırtına gibi kopar Paflagonya’da. Ve, hızla başkent Andrapa’ya (İskilip) ulaşır. Paflagon kraliçesi, Roma’dan destek gören kardeşlerinin şehri aldıklarında ne kocasına ne kendisine ne biricik oğluna ne de ahalisine acımayacağını bilmektedir.
Bu nedenle oğlu Deiotaros’u ve şehirdeki tüm çocukları girişleri bu gün bile gizemini korumakta olan kaya tünellerinden ıssız dağ köylerine gönderir. Kendisi ve şehrin diğer kadınları savaşın sonuna dek kocalarının yanında kalacak ve gerekirse savaşacaklardır.
Demir atlı halkın (paflagonlar) gelenekleri gereği şehrin tüm kadınları ve erkekleri ölmeden savaş durmayacaktır. Ve, eğer savaş kaybedilirse çocukları bir gün atalarının intikamlarını alacaklar, şehirlerinde yaşayan bir tek düşman bırakmayacaklardır
Zorlu savaş sonunda Paflagonya düşer, Galat Prensleri enişteleri Kral Kastor, kız kardeşleri ve tüm şehir ahalisini katlederler. Artık Paflagonya’da ve başkent Andrapa’da Galat dönemi başlar. Buraya korunaklı şehir manasında Blocium adını verirler ve Angora’dan sonra Galat ülkesinin ikinci başkenti ilan ederler
Bundan böyle, Galat’ın genç veliahtları Yukarı Anadolu’nun en korunaklı ve büyük kalelerinden birine sahip olan bu kentte güven içinde yetişecektir. Galatlar tüm paflagon ordusunu ve kraliyet ailesini yok etmenin hzuzur ve güveni içerisindedirler. Ancak, tarih bir kez daha evdeki hesabın her zaman çarşıya uymayacağını gösterecektir
Andrapa kentinin gizemli dağları, içerisinde korunaklı ve bereketli yaşam alanları barındırmaktadır. Buralara bilmeyenlerin ulaşması nereyse imkânsızdır. O kadar ki, sonraki dönemlerde Romanın şerrinden kaçan pek çok ahali de buralara gelip yerleşmiştir. Prens Deiotaros ve arkadaşları böyle bir dağ köyünde geçmişin büyük hikâyelerini bilen köylülerin yanında barış ve huzur içerisinde büyüyüp giderler. Bilge köylüler, ülkelerinin töresini unutmamışlardır. Prens günün birinde dökülen kanların intikamını almalıdır. Bu nedenle bir yandan onu ve beraberindekileri yetiştirirken, bir yandan da istila sonucunda dağılan kardeşleriyle irtibat kurmaktadırlar. Nihayet, M.Ö 1. yüzyıl başlarında Paflagonyanın dağ halkaları Prens Deiotaros başkanlığında birleşir. Artık işgal altındaki ülkelerinin Troya kahramanı Pylaimenes soyundan gelen yeni bir kralı vardır. Yeni kralın amacı ülkesini kurtarmak ve ailesini ve kavmini katleden dayıları ve Galat ahalisinden aynı şekilde intikam almaktır. İşte bu hırsla Kral Deiotaros (Deistarus) ordusu Paflagon Dağları’ndan iner ve Galat-Roma birleşik ordularını birer birer devirir. Kısa bir sürede Paflagonya toprakları ve Galatların korunaklı şehir dediği Andrapa/Blocium (İskilip) eski sahiplerine döner. Deiotaros ailesinin intikamını almış, kendilerine acımayan dayılarına ve kuzenlerine insaf etmemiştir. Artık bölgenin hâkimi Paflagonlardır. Atalarının başkentinden on yıllarca ülkesini yönetir ve Roma’ya karşı mücadele eder. M.Ö 60’lı yıllarda Paflagonya’nın son kralı ve Paflagon halkının son kahramanı olarak ölür. Deiotaros dönemi, yok oldu denilen bir milletin kalan birkaç damla kanı ve büyük azmiyle tarih sahnesinde kendisine yarım asırlık bir yer açtığı, birkaç dağlının atalarının onuru uğruna koca Roma-Galat kuvvetlerine karşı durduğu önemli bir dönemdir
Günümüzde, Deiotaros’un krallık merkezi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bir kısım araştırmacı bu merkezin bu günkü Çankırı ya da Vezirköprü civarında aramaktadır. Ancak gezgin notları, haritaları ve bölge hakkında ilk önemli incelemeleri yapan Ahmet GÖKOĞLU’nun ifadeleri gibi çok önemli kayıtlar, Deiotarus’un krallık merkezi olarak İskilip’i işaret etmektedir.
Deiotaros, kendisine krallık merkezi olarak atalarının başkenti Andrapa’yı seçmiştir. Ramsay, Strabon gibi gezginler ve Ahmet GÖKOĞLU, Figen ÜLTER gibi değerli hocalarımız Andrapa kentinin İskilip olduğu konusunda birleşmektedirler. Bazı antik haritalarda Andrapa kenti Yivlik dağı tasviriyle birlikte verilmektedir. Ayrıca, ünlü tarihi coğrafya araştırmacısı ve gezgin W. M. Ramsay Küçük Asya (Asia Minor) haritasında Andrapa (/Neoclaudiopolis) kentini bu günk İskilip’in bulunduğu yerde işaretlemektedir. Tüm bu bulgular, Andrapa kentinin İskilip olduğunu ispatlamaktadır
Dolayısıyla Deiotaros’un krallık kalesi de İskilip’tir. Ahmet GÖKOĞLU hoca, İskilip’in gerek kale yapısı, gerekse kaya mezarları bakımından önemli inceliklere sahip olduğunu, özellikle Çankırı Kalesi ve Kaya Mezarları’na göre İskilip eserlerinin daha eski ve nitelikli olduğunu dolayısıyla Deiotaros’un krak-llık merkezinin İskilip olması ihtimalinin Çankırı olmasından çok daha yüksek olduğunu vurgulamaktadır (Gökoğlu, 1952).Strabo, İskilip Kalesinden son Paflagon Kralı Deiotarus’un Krallık Merkezi olarak söz etmektedir. Ainsworth bu tespiti doğrulamakta ve bu ifadeyi kullanmaktadır. (Ainsworth, 1842; Ülter, 1992).
Açıkça görülmektedir ki, Deiotarus’un başkenti İskilip’ti. Galatlar ve Paflagonların büyük ve son mücadelesi bu topraklarda gerçekleşti. Bu gün kaleye ulaşılan yegâne yol olan ve yekpare kaya üzerinde insan eliyle açılan yoldan bir zamanlar Deiotarus atını sürdü. Kalenin Yivlik dağına bakan yamaçlarında açılan taraçadan dağları ve ormanları seyretti.
Muhtemelen öldüğünde Kalekayanın güney yamacında adına bir mezar oyuldu. Bu mezarın üzerine bu büyük kralı onurlandırmak için Paflagon kaya mezarlarında pek de adet olmayan ve Çankırı’dan Sinop’a başka yerlerde ki emsallerinin tamamından daha ince bir işçilik ve üslup taşıyan iki melek (nike) tasviri işlendi. Beklide bu büyük kral, Romalılar topraklarına bir daha gitmemek üzere gelene dek mezarında kalesini bekledi. Romalılar, M.Ö 1. yüzyıl sonlarında Andrapa’yı ele geçirdi. İşgal sırasında şehir yağmalandı, evler, saraylar, mezarlar yakıldı, yıkıldı. Ve, Paflagonyanın son kralının külleri halkının tüm geçmişiyle birlikte bu topraklara savruldu. (Bugün, şehrimizdeki kaya mezarlarının kimler için oyulmuş olduğunu bilemiyoruz. Ancak özellikle Deri Hamamı karşısında yer alan mezarın işçiliği ve ayrıntılarıyla, Paflagonlar için krallığın ötesinde öneme sahip birisi adına oyulduğu çok açık)
Paflagonlar biz bu topraklara gelmeden çok önce, Anadolu’nun sadece Roma’dan, Bizans’tan, iyonik ya da Helenistik kültürden ibaret olmadığını çok daha derin çizgiler taşıdığını ispatlayan bir arkeolojik miras bırakarak tarih sahnesinden silindiler.
Kimbilir? Belki de geçmişin hikâyelerini ,yeni nesillere dinletirsek bu arkeolojik değerlere biraz daha anlamlı ve saygılı bakmalarını sağlayabiliriz.
Salih Bardakçı - Haziran, 2007/ TOKAT
Kaynakça:
Ainsworth, W. F. (1842). Travels and Researches in Asia Minor, London
Eser, E. (2006). Boyabat Kalesi. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2006 Cilt : 30 No:2 187-211
Gökoğlu, A. (1952). PAFLAGONYA Gayri Menkul Eski Eserleri ve Arkeolojisi, Kastamonu
İlter, F. (1992). Bir Anadolu Kenti İskilip Türk Tarih kurumu Basımevi, Ankara
Lloyd, S. ().Türkiyenin tarihi Çev:Ender VARİNLİOĞLU,Tübitak Popüler Bilim Kitapları
Tarihte Çankırı. http://cankirili.azbuz.com/readArticle.jsp?objectID=5000000000782468
W.M Ramsay,Anadolunun Tarihi Coğrafyası,İstanbul,1961
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|